Bir çocuk doğdu, annesi rahmine nefreti bıraktı babası kalbine hiçliği gömdü. Bir çocuk doğdu, herkesten uzakta kendinden kaçan bir çocuk. Bir çocuk doğru, etinin kesilmesini lütuf gören. Bir çocuk doğru, ilk öğrendiği kimsesizliğiydi. Bir çocuk doğdu, elini kendine uzatırsa o elin kesileceğinden korkan. Bir çocuk doğdu, rüyalarında kendini yaşatan.
Biz o çocukları kendi kalbindeki kuyuya açılmış bir mezarlığa gömen kişilerdik. Çocukları o mezarlığa gömüp, kalplerindeki korkuyu içimizde büyütmeğe devam ettik.
Biz kendi kanından nefret edilmiş lanetli çocuklarız. Ellerimize bulaşan zehir doğduğumuzda ruhumuza üflenen öfkeydi. Biz kendi şeytanını öldürüp, bir katilin ellerine doğmuş çocuklarız; hançerimiz kalkan, dilimiz duvar.
Birinin canını alırken elimiz titremez lakin zihnimizdeki depremle her gün yıkılırız. Biz katiliz, ilk cinayetimiz biziz.