 
				Limandan bir gemi kalktı. Kalkan gemi ROTA adlı gemiydi. Adı rotaydı ama rotası hiçbir zaman belli değildi. Günü geçirmek için balıkçılar binerdi. Devran da o balıkçılardan biriydi. Küçükken Ailesini, evlerinde çıkan yangında kaybetmişti. Ailesinin tek çocuğuydu. Evlerinde yangın çıktığında babası ve annesi çalıştıkları balıkçı teknesinden geliyorlardı. Yangını görür görmez Devran'ı kurtarmak için evin içine atıldılar. Tavandan sarkan ağır kereste annesinin kafasına düşmüş, annesi bayılmıştı. Babası Devranı kucağına alıp dışarı çıktı daha sonra eşini kurtarmak için tekrar yangının içine atladı ama kimse yangından sağ çıkmadı. Devran daha 10 yaşındayken öksüz ve yetim kalmıştı. Devranın bu durumuna dayanamayan koca yürekli bir adam vardı. Bu adam bir zamanlar Devranın babasıyla dostluk kurmuş ailenin mutlu ve hüzün dolu günlerini paylaşan bir adamdı, eşini kaybetmiş ve sadece oğluyla beraber yaşıyordu. Adı Yiğit'ti, yüreği adına yansımıştı sanki. 10 yıl kadar Devranı ve öz oğlunu eğitmiş onları balıkçı olarak yetiştirmişti. Devran'ı oğlu gibi sevmiş onun için elinden ne geliyorsa yapmıştı. Yiğit her Pazar günü oğullarıyla beraber balığa çıkar, onlara bildiği ne varsa anlatırdı. Yine Bir pazar sabahı balığa çıktılar. Kıyıdan 70 km kadar uzaklaştıktan sonra hafiften yağmur yağmaya başladı. Ardından güçlü rüzgarlar gemiyi bir sağa bir sola sallıyordu. fırtınaya yakalanmışlardı. Yiğit hemen geminin iç tarafına gidip can yeleği getirdi. Sadece iki adet can yeleği vardı birini Devrana diğerinide oğlu Akbal'a giydirmişti kendi üzerinde ise sadece yırtık bir kazak vardı. Dakikalar sonra gemi yine bir sağa bir sola yatıyordu dalgalar gitgide büyüyor deniz sanki gemiyle güreşiyordu. Ne yazık ki gemi sağlam olmadığı için denize yenik düşmüş alabora olmuştu. Gemideki her şey mahvolmuştu Yiğit kafasını sertçe geminin şişlerine çarptığı için bayılmıştı. Denizin derinliklerine doğru iniyordu. Devran ise sadece olan biteni izliyordu çünkü elinden hiçbir şey gelmiyordu sadece sürükleniyordu, Saatler sonra Lina adasının kıyısına vurdu ve kalkar kalkmaz aklını kaybetmişçesine bağrıyordu daha sonra dizlerinin üzerine çöktü öz ailesini kaybettiğinde bile bu kadar çaresiz değildi. Göz yaşları bulunduğu alanı göl yaparken sadece yapabildiği tek şey denize bakıp babasını beklemekti ama o gelmeyecekti. iki gün kadar bekledikten sonra Lina adası sakinleri bitkin yorgun halde olan Devranı gördüler ve limanın sağlık ocağına getirdiler. Devran iki gün sağlık ocağında tedavi gördükten sonra ayaklandı ve artık hayat yolculuğunda tekti. Hemen toparlandı. Kalacak yer ve iş bulmak için balıkçı teknelerinin olduğu limana gitti. Gördüğü ilk gemide iş olup olmadığını sordu. bir sorun vardı soru sorduğu gemi koruyucuların gemisiydi. Koruyucular Devran'a ailesi olup olmadığını sordular. Devran olmadığını söyledi. Burda tek olduğundan ve ailesini kaybettiğinden bahsetti. koruyucular, Devranı patronlarının