Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Tutsağın Şehveti
Dark Romance

Tutsağın Şehveti

41Beğeni
1,149Okunma
9 Bölüm
12,503Kelime
1 saat 3 dkSüre
22.08.2025Tarih
Detaylı +18 sahneler içeren mafya- karanlık romantizm kitabıdır. Ona göre okuyunuz. Konusu: Yetimhaneden 2 yıl önce ayrılan 20 yaşındaki Duru, küçücük evinde hayata tutunmaya çalışıyordur. Bir otelde servis personelidir. Bir gün işe gittiğinde hayatında ilk kez viplerin bulunduğu kata servis yapar. O vip, hem Türkiye'nin hem de Rusya'nın en tehlikeli mafyası olan 28 yaşındaki Arsen Volkov'dur. O gün Duru'yu görmesiyle ona tutulan Arsen, Duru'nun peşini bırakmayacak ve hayatını tamamıyla değişterecektir. Bundan sonra Duru'nun hayatı artık zorla da olsa Rusya'da devam edecektir... Geçirdiği tutsak günlerde kalbini Arsen'e verecek miydi? Yoksa ondan kaçmaya devam mı edecekti?...

1. Bölüm - Masum

Gözlerimi açtığımda sabahın loş ışığı, ince perdeden süzülüp odama doluyordu. Gözlerimi kısıp doğruldum. İki yıl olmuştu… Yetimhaneden ayrılalı tam iki yıl… İnsan, kalabalığın arasında bile tek başına olabiliyordu, ben de hep öyleydim. Doğduğumdan beri yalnızdım. Kaderim böyleydi demek ki. İki yıl önce on sekiz yaşıma bastığımda yetimhaneden çıkmıştım. Her gün köpek gibi çalışıp, paramı biriktirmiştim. Şimdide 1+0 bir dairede kirada oturuyordum. Küçüktü ama bana yetiyordu, sonuçta tek kişiydim. Bir ailem yoktu, bir annem babamda…Bir alarmım bile yoktu. İçimdeki alışkanlık, her sabah aynı saatte uyanmama yetiyordu. Yataktan kalkıp küçük mutfağa geçtim, minik buzdolabını açtım. İçinde fazla bir şey yoktu. Bir parça peynir, biraz zeytin, domates, salatalık, bayatlamış ekmek… Kahvaltı benim için buydu işte. Hızlıca hepsini masaya koyup kendime çay demledim. Bir kaç lokma yedikten sonra doymuştum bile. Zaten küçüklüğümden beri çok yemezdim, hemen doyardım. Bu yüzden zayıf ve kısaydım. Boyum 1.60, kilom da kırk ikiydi. Küçük ve sıska bir bedenim vardı yani. Yerimden kalkıp hızlıca masayı topladım, geç kalmak istemezdim. Şu anda bir otelde servis personeli olarak çalışıyordum. Bir yıl olmuştu orda çalışalı, çok memnun sayılmazdım ama çalışmak zorundaydım. Yapabileceğim başka birşey yoktu. Küçük lavaboma girdim. Aynaya yansıyan yüz, her gün gördüğüm ama hâlâ yabancısı olduğum biriydi. Ne kadar bakarsam bakayım, kendimi tam tanıyamıyordum. Kahverengi gözlerim, uzun kirpiklerimin gölgesinde biraz daha koyu görünüyordu. Elimi yüzümü yıkadım ve omuzlarıma dökülen düz kahverengi saçlarımı hızlıca tarayıp ensemde topladım. Dişlerimi fırçalarken aynadaki yansımama tekrardan göz gezdirdim. Aslında güzel bir kızdım ama küçük yüzümde, sanki sürekli bir yorgunluk vardı. Yirmi yaşında olmama rağmen hayat bana böyle bir ağırlık ve yorgunluk bırakmıştı. Diş fırçamı geri yerine koyarken, ağzımı suyla çalkaladım. Lavabodan çıkıp hemen dolabıma gittim ve iş kıyafetlerimi çıkarttım. Hızlıca üzerime otelin sade personel kıyafetini giydim; beyaz gömlek, siyah etek, ayakkabılar… Hepsi sıradandı. Üzerime ince hırkamı geçirdim, çantamı da koluma takıp sokağa çıktığımda İstanbul’un kargaşası çoktan başlamıştı. İnsanların koşturması, araçların korna sesleri, dükkanların açılış gürültüsü… Ben hepsine yabancı gibiydim. Kalabalığın içinde görünmez bir gölge gibi yürüdüm. Durağa geç kalmamam gerekiyordu, yoksa otobüsü kaçırabilirdim. Hızlı hızlı ilerlerken varmıştım, 2-3 dakika bekledikten sonra otobüs gelmişti. Binerken içine göz gezdirdim. Neyseki bugün oturacak yer vardı. Boş koltuklardan birine otururken kafamı cama yasladım ve sıkıntıyla derin bir nefes alıp verdim. Uzun bir gün olacaktı… Yaklaşık 10 durak gittikten sonra indim. Şimdi de 15 dakika yürümem gerekiyordu. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Nisan ayında olduğumuz için hava insanı hem bunaltıyordu hemde arada üşütüyordu. Dengesizdi ama dayanılmayacak gibi değildi. Otelin kapısına
📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play